1/425
Name | Mastery | Learn | Test | Matching | Spaced |
|---|
No study sessions yet.
outpace
geçmek, geride bırakmak
At par
ortalama, eşit
stratify
Toplumsal sınıfları oluşturmak (stratified society)
embody
somutlaştırmak, cisimleştirmek
pejoratively
aşağılayarak, yererek
partake in= engage in= become involved with= take part in
katılmak
hark back to (this harks back to an era, where there was no food)
Eski bir olayı hatırlatmak
Emancipation of something
özgürleştirme, kurtuluş
androgynous
çift cinsiyetli
valor
cesaret, kahramanlık
to cope with sth
Bir şeyle başa çıkmak, üstesinden gelmek
reminiscent of smth/sb
andıran, hatırlatan, anımsatan
stigmatize
damgalamak,lekelemek
curb
zaptetmek
Circumcision
sünnet
intrusive
davetsiz, izinsiz giren
surveillance
gözetim, yakın takip
stifling heat
boğucu
Smuggie
Gümrükten mal kaçırmak
demarcation
sınır belirleme, hudut
To garner people's respect
İnsanların saygısını toplamak
to reprimand smb
Birini azarlamak, kınamak
kinky
sapıkça,müstehcen
jello
jöle
Flan
Tart, reçelli börek
custard
krema, muhallebi
emblematic (feels so emblematic of doing/getting smt)
Sembolik, simgesel
pawnshop
tefeci, rehinci dükkanı
draconian
gaddar
Embark on smth
Bir şeye girişmek
(be) much sought after
Çok rağbette olmak
To reduce room for mistakes
Hata payını azaltmak
clique
grup, komite, hizip
procurement
tedarik, temin
subsidy
devlet desteği
volatile
uçucu, değişken
windmill
Rüzgar gülü, yel değirmeni
mane
aslan yelesi
Wattle
sepet örgüsü
Crest
tepe, zirve
flail
sağa sola sallamak, dövmek (harmanı)
salvage
Kurtarmak, tasfiye etmek
dismiss
kovmak (işten), kafasından çıkarmak
dandelion
karahindiba
exclaim
bağırmak, haykırmak
proclaim
ilan etmek, duyurmak
liftoff
kalkış
Judgement Day
kıyamet günü
Crack of Doom (New testament)
Mahşer günü
propel
itmek, sevk etmek, yürütmek
interchangeable
birbiriyle değiştirilebilir
topple
devrilmek (rejim), tepe taklak olmak
extramarital affair
evlilik dışı ilişki
shore up sth or shore sth up
Desteklemek
to taunt
alayla yüzüne vurmak, iğnelemek, sataşmak
electrify
heyecanlandırmak, elektriklendirmek
imperious
mütehakkim, zorunlu, buyurgan, otoriter
gleeful
neşe dolu
rebuke
azar, azarlama
omnipresent
her zaman her yerde var olan
Preside
başkanlık etmek, yönetmek
prelude
başlangıç, giriş
breakthrough
Önemli buluş, ilerleme
discreet
saygılı, dikkatli ve nazik
indication
belirti, işaret, iz, alamet
impasse
içinden çıkılmaz durum, kördüğüm
lackey
uşak, yalaka
liaison
bağlantı, irtibat
inaugurate
açılış yapmak, başlamak
amid
ortasında, arasında
at the forefront of sth.
Ön sıra, ön taraf, ön plan
retaliation
misilleme, öç, kısasa kısas
resume
yeniden başlatmak, sürdürmek
deceitful
Hileci, dolandırıcı, düzenbaz
rupture
uyuşmazlık, kopma (ilişkilerde)
relinquish
vazgeçmek, bırakmak, feragat etmek
predecessor
önceki kuşak, selef, babadan gelme
indispensable
vazgeçilmez, zorunlu
demolish
yıkmak, tahrip etmek
ratchet
Dişli çark mandalı
defector
karşı tarafa kaçan, sığınmacı
leaflet
kitapçık, broşür
reproach
sitem etmek, suçlamak, kınamak
fearsome
korkutucu
podium
podyum, kürsü
unyielding
boyun eğmez, dediğim dedikçi
exert
(yetki) kullanmak,çabalamak
conceivable
akla gelebilir, olası
grip
kavramak, sımsıkı tutmak
glimpse
anlık bakış, belirti, işaret
blueprint
taslak, ayrıntılı plan, proje
safe haven
sığınacak liman, güvenli bölge
to bash
sertçe vurmak,şiddetle vurmak
exclusion
ayırma, dışlama, hariç tutma, ret
expulsion
kovulma, ihraç etme, çıkarma, çıkarılma
wedge
takoz, kama
propel
itmek, sevk etmek, yürütmek
terrain
bölge, arazi
herder
çoban
sedentary
yerleşik, oturan