İTALYANCA YAYGIN PART 3

kostüm

Özel bir etkinlikte giyilecek kıyafet.

yaratmak

Bir şeyin varlığını sağlamak veya oluşturmak.

kredi

Bir kişinin borç almasına izin veren finansal işlem.

büyümek

Fiziksel veya zihinsel olarak gelişmek.

kriz

Ani ve ciddi bir durum veya sorun.

kristal

Saydam, düzenli yapıdaki bir maddenin katı hali.

kriter

Bir şeyin değerlendirilmesinde kullanılan ölçek veya standart.

haç

Hristiyan sembolü; iki dik çizginin birleşmesiyle oluşan şekil.

kaşık

Yemek yemek için kullanılan yuvarlak uçlu, genellikle metal veya plastik bir alet.

kültür

Bir toplumun gelenekleri, sanatı, sosyal yapısı ve yaşam tarzı.

aşçı

Yemek hazırlayan veya pişiren kişi.

tedavi

Bir hastalığı iyileştirmek veya semptomları hafifletmek amacıyla uygulanan işlem.

merak

Bir şey hakkında bilgi edinme isteği.

özgeçmiş

Bir kişinin hayat hikayesini, eğitimini ve iş deneyimlerini özetleyen belge.

viraj

Yolun yön değiştirdiği kısım; dönüş.

bekçi

Bir yeri koruma ve gözetleme amacıyla görevli kişi.

zarar

Bir şeyin değerinin veya durumunun olumsuz yönde etkilenmesi.

veri

Bir konu hakkında bilgi sağlayan sayılar, istatistikler veya bilgi parçaları.

zayıf

Güçsüz, dayanaksız veya etkisiz olan durum.

borç

Başka birine veya kuruma geri ödenmesi gereken para.

on yıl

On yıllık bir zaman dilimi.

karar vermek

Bir duruma ilişkin bir seçim yapmak.

çözmek

Bir problemi veya sorunu anlamak veya yanıtlamak.

reddetmek

Bir teklifi veya isteği kabul etmemek.

süslemek

Bir şeyi daha güzel veya çekici hale getirmek için dekore etmek.

adamak

Bir şeyi özel bir amaca veya birine ayırmak.

tanımlamak

Bir şeyin anlamını veya sınırlarını belirlemek.

ormansızlaşma

Ormanların azalması veya yok olması durumu.

tatmak

Bir besin veya içeceğin tadını almak.

devretmek

Bir yetkiyi ya da sorumluluğu başkasına transfer etmek.

lezzetli

Ağızda hoş bir tat bırakan, damak tadına uygun olan.

nüfus bilimi

Nüfus yapısını, dağılımını ve demografik özelliklerini inceleyen bilim dalı.

kanıtlamak

Bir şeyin doğru olduğunu gösteren bilgi veya argüman sunmak.

para

Ticaret ve ekonomik işlemler için kullanılan değişim aracı.

adlandırma

Bir nesneye, kavrama veya olgulara bir isim verme süreci.

yoğunluk

Bir alanda bulunan maddenin miktarı.

depozito

Bir şeyin saklandığı yer veya mali olarak yatırılan para.

depresyon

Ciddi bir ruhsal bozukluk; kaygı, umutsuzluk ve işlev kaybıyla karakterize edilir.

açıklama

Bir durum veya kavram hakkında detaylı bilgi verme.

arzu

Bir şeyi istemek veya onun peşinde olmak.

kader

Bir kişinin hayatını şekillendiren güç veya olaylar dizisi.

detay

Bir şeyin küçük ama önemli bir öğesi.

belirlemek

Bir olayın sonucunu veya durumu net bir hale getirmek.

sapma

Normalden veya beklenen durumdan uzaklaşma.

lehçe

Bir bölgedeki yerel dil veya ağız.

elmas

Değerli ve sert mücevher taşı.

diyet

Beslenme alışkanlıkları ve yemeleri düzenleyen plan.

savunma

Bir saldırıya karşı koyma veya koruma eylemi.

yaymak

Bir bilgiyi veya düşünceyi daha geniş bir kitleye ulaştırmak.

sindirmek

Yemeklerin veya besinlerin sindirim sisteminde işlenmesi.

dijital

Sayılarla veya elektronik işaretlerle ilgili olan.

onur

Kişi için saygı veya değer taşıyan durum veya haller.

seyreltmek

Bir çözeltideki madde miktarını azaltarak yoğunluğunu düşürmek.

boyut

Bir nesnenin fiziksel özellikleri; genişlik, yükseklik veya derinlik.

azaltmak

Bir miktarı düşürmek veya kısıtlamak.

hanedan

Bir aileden gelen, genellikle yönetim veya üst düzey otorite sahibi olan insanlar.

çalışan

Bir işte istihdam edilen kişi.

boyamak

Bir yüzeyin rengini değiştirmek için pigment uygulamak.

tablo

Sanatsal bir ifade biçimi olarak bir yüzeye uygulanan renkler.

yön

Bir şeyin hareket ettiği veya gittiği taraf.

felaket

Aşırı kötü bir olay; büyük bir zarar veya yıkım.

disiplin

Bir alan veya konu içindeki kurallar ve yöntemler.

çizim

Bir nesneyi veya durumu görsel bir şekilde ifade etme.

işsizlik

Çalışma arzusunda olan kişilerin iş bulamaması durumu.

düzensizlik

Belirli bir düzen veya sistemin eksikliği.

dağılma

Bir şeyin parçalar halinde yayılması.

müsait

Bir şeyin kullanılabilir veya ulaşılabilir olduğu durum.

tartışma

İki veya daha fazla kişinin fikirlerini veya düşüncelerini paylaşması.

mesafe

İki nokta arasındaki uzaklık.

dikkat dağınıklığı

Dikkatin belli bir noktaya yoğunlaşmaması durumu.

çeşitlilik

Farklı özelliklerin veya unsurların varlığı.

bölmek

Bir bütünü parçalara ayırmak.

belge

Bir durumu veya bilgiyi destekleyen yazılı bir materyal.

tatlılık

Tatlı bir şeyin ya da durumun özelliği.

alan

Belirli bir konu veya faaliyetle ilgili bir bölge.

bağışlamak

Gönüllü olarak bir şeyin verilmesi.

salıncak

Bağlantılarla asılı, ileri geri hareket eden bir oturum aracı.

altın rengi

Altın metalin rengine benzer parlak ve ışıltılı sarı.

uyumak

Vücut dinlenme durumuna geçerken bilincin kapandığı hal.

şüphe

Bir şeyin doğruluğundan veya gerçeğinden emin olmama durumu.

iki yüz

İki yüz; genel anlamda iki yüz sayısı.

düello

İki kişi arasında yapılan kural kuralına dayalı savaş.

sertlik

Bir nesnenin deformasyona veya darbelere karşı dayanıklılığı.

ekonomi

Kaynakların üretimi, dağıtımı ve tüketimi ile ilgili bilim dalı.

gazete bayii

Gazetelerin satıldığı, perakende satış noktası.

etki

Bir olayın başka bir olay üzerindeki etkisi veya sonucu.

Mısır

Kuzey Afrika'da bulunan bir ülke.

elektrik

Elektronların hareketi ile oluşan fiziksel enerji.

element

Kimyasal maddelerin temel yapı taşı.

seçim

Bir pozisyon için birinin belirlenmesi ya da seçilmesi.

liste

Ögelerin sistematik sıralandığı bir belge.

helikopter

Hava araçları arasında yatay olarak uçabilen ve tekerlekli paletlerle hareket eden.

elemek

Bir şeyin içinden seçip çıkarma işlemi.

miğfer

Başın korunması için kullanılan bir tür şapka.

hematom

Vücutta biriken kanın oluşturduğu gömlek.

acil durum

Hızlı müdahale gerektiren kritik durum.

yarımküre

Dünya'nın veya başka bir gezegenin yarısı.

duygu

Bir durum karşısında hissedilen psikolojik yanıt.

enerji

İş yapmak için gereken güç.

vurgu

Bir noktaya veya söze özel bir önem verme.