Looks like no one added any tags here yet for you.
Tasavvuf:
İslam'ı, kulluğun gerektirdiği şekilde
ahlak esasları ve nefis terbiyesi üzerinde yoğunlaşarak
yaşama biçimi olarak tanımlanır.
Züht:
Ahirete yönelmek için dünyadan
el etek çekmek. Elde mevcut olsa bile
gönülde mal mülk sevgisine yer vermemek.
Halvet:
Uzlet, inziva, yalnızlık, tek başına
yaşamak topluma karışmamak.
Sufi:
Mutasavvıf, derviş, eren gibi anlamlara
gelir.
İhsan:
Allah'ı görüyormuş gibi
ibadet etmektir.
İhlas:
Samimiyet, içtenlik, tutum ve davranışlarınızda
sadece Allah'ın rızasını gözetmek,
sözün öze uymasıdır.
Zikir:
Anmak, hatırlamak. Allah kelimesini
veya "lailahe illallah" cümlesini söylemek
ve tekrarlamaktır.
İrfan:
Marifet, keşf, ilham, sevgi, manevi
ve ruhi tecrübe ile elde edilen bilgi, tecrübi
bilgidir.
Zahid:
Dünyadan yüz çevirip, dinin emirlerine
titizlikle riayet eden, takva sahibi ve
mala, mülke değer vermeyen kişi.
1. Züht Dönemi:
Hz. Muhammed, sahabe ve onlardan sonra gelenleri içine alan, tasavvuf kavramının ortaya çıktığı 7. asra kadar olan dönemi kapsar. Tasavvufta züht, ahirete yönelmek, dünyaya dalmamak, elde mevcut bulunsa bile gönülde mal ve mülk sevgisine yer vermemek gibi anlamlara gelir demektir. Bu dönemin önemli sufileri: Hasan Basri, Veysel Karani, Rabia-tül Adaviyye
2.Tasavvuf Dönemi:
7. asrın sonundan, tarikatların kurumsallaştığı döneme kadar olan yaklaşık dört asırlık zaman dilimini kapsar. Bayezidi Bistami, Cüneydi Bağdadi, Hallac, İbn Arabi, Ahmed Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre gibi mutasavvıflar bu düşüncenin sistemleşmesini ve kurumsallaşmasını sağlamışlardır.
3.Tarikat Dönemi:
12. asırdan itibaren tarikatların kurumsallaştığı ve sosyal hayatın bir parçası haline geldiği dönemdir. Teoride tasavvuf diye adlandırılan bu akımın pratik hayatta aldığı isim tarikattır. Abdulkadir Geylani, Ahmet Rıfai, Mevlana, Bahauddin Nakşbend gibi zatların kurduğu tarikatlarda bu dönemin önemli hadiselerindendir.
Tezkiye:
Nefsi manevi
kirlerden arındırma, kusurlardan arıtıp
temiz duruma getirme
Seyr-u Sülûk:
Bir tarikata girme, intisap
etme ve o tarikatın gereklerini yerine
getirerek manevi bakımdan yol alma
Mâsîva:
Allah'ın zatı dışındaki
bütün varlıklar. İnsanı Allah'tan
uzaklaştıran her şey
Marifet:
Bilgi. Varlıkların hakikatini ve
ilahi sırları tefekkür ve ilham yoluyla
kavrama ve gerçeği bilme
Ahlak:
İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikler, huylar ve bunların
etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlar bütünü
İnsan-ı kâmil:
Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat'e eren
tam ve olgun kişi
Yesevilik:
Hoca Ahmet Yesevi'nin görüş
ve düşünceleri çerçevesinde oluşmuş
tasavvufi bir akım
Kadirilik:
Abdülkadir Geylani'nin
görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşup
yaygınlaşmış tasavvufi akım
Mevlevilik:
Mevlana Celaleddin Rumi'nin görüşleri
çerçevesinde oluşan tasavvufi akım
Nakşibendilik:
Muhammed Bahauddin Nakşibend'in
görüşleri çerçevesinde oluşmuş tasavvufi düşünce
akımı
Alevilik-Bektaşilik:
Ali'ye mensup, Ali'ye ait, Ali taraftarı gibi anlamlara gelmektedir. Bektaşilik ise Hacı Bektaş-ı Veli'nin görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşan
tasavvufi bir yorum
Musahiplik:
Alevilik-Bektaşilikte evli olan iki kişinin aileleriyle birlikte, kurban keserek hayat boyu yol kardeşi
olmaya Hakkın ve halkın huzurunda ikrar verip kardeş olması
Semah:
Alevilik-Bektaşilik düşüncesine mensup olanlar semahta, ilahi ve deyişler eşliğinde kadın
erkek birlikte ellerini gökyüzüne doğru uzatarak, Hakk'ın birliğini zikretmesi
Şeriat:
Açık ve doğru kurallar, yerleşik davranış biçimi (âdet)" ve bir semavî dine dayanan hükümler bütünü
Tarikat:
Gidilecek yol, izlenecek usul, hal ve gidiş anlamındaki tarikat, Allah'a ulaşmak isteyenlere mahsus âdet, hal ve davranış demektir.
Marifet:
"Allah ve O'nun sıfatları, fiilleri, isimleri ve tecellileri hakkında mânevî tecrübeyle doğrudan elde edilen bilgi " manasına gelen bir terim
Hakikat:
"İlâhî gerçeklere ve sırlara âşina olmak, Hakk'ın tecellilerini temaşa etmek" anlamında kullanılan kavram
Mürsid:
Rehber, kılavuz, önder. Hak ve hakîkate erişme yolunda müritlerine örnek olan, onları irşat eden, rehberlik eden kimse, şeyh
Mürid:
Tarikate girmişmiş talebe
Silsile:
Tasavvufta bir tarikatın birbirine icâzet veren şeyhlerinin isimlerini ihtiva eden liste anlamında kullanılmış, silsileyi oluşturan isimlerin yazılı olduğu belgeye silsilenâme veya tomâr denilmiştir.
Evrad:
Hz. Peygamber farklı zaman ve mekânlarda zikir ve dua ile meşgul olmuş ve bunu müslümanlara tavsiye etmiştir.
Edep:
Her türlü sosyal ilişki ve hayatın bütün alanlarına dair bilgiler ve en uygun davranış tarzları
Takva:
Allah'ın koyduğu yasaklardan korunmak ve sakınmak
Cezbe-Vecd:
Hakk'ın kulu kendine çekmesi-istediğine kavuşmak
Himmet:
Tasavvufta himmet genel olarak velînin teveccühü, tasarrufu ve olağan üstü işleri başarma gücü şeklinde anlaşılmıştır.
Hilafet:
Vekil insan, Allah ile insan arasında mânevî mahiyette özel bir münasebetin bulunduğunu ifade eder
Mürşidi Kamil:
Mürşid-i kamil, tasavvufta seyr-i sülûkunu tamamlayıp, irşada ehliyetli ya da icazetli olan kişiler için kullanılan bir tabirdir. Şeyh ile aynı manaya gelir.
Şeyh:
Sözlükte "yaşlı kimse" anlamındaki şeyh kelimesi tasavvufta velî, pîr ve mürşidle eş anlamlı olarak kullanılmıştır.
Veli, Evliya:
Allah dostu.
Arif:
Tasavvufta Allah'a dair olan bilgi başta olmak üzere bütün varlık ve olayların mahiyeti hakkındaki bilgiye sahip olan kişiye arif, bu bilgiye ise mârifet denilmiştir.
Derviş:
Bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi
Kutub:
Velîler zümresinin başkanı, dünyanın ve âlemin mânevî yöneticisi olduğuna inanılan en büyük velî
Avam:
İnanç ve ibadetleri genellikle taklide dayanan, dinin şekil ve merasimlerinin ötesine geçemeyenler için kullanılan bir tasavvuf terimi
Havas:
Herkeste bulunmayan birtakım bilgilere ve hallere, yetenek ve ruh temizliğine sahip olan velîler.
Menkıbe:
Din büyüklerinin, kahramanların ve târihî şahsiyetlerin üstün vasıflarını, ahlâkî meziyetlerini, olağanüstü iş ve davranışlarını destânî- efsânevî bir üslûpla anlatan hikâye
Keramet:
Allah'ın sâlih, takvâ sahibi, velî kullarından zuhur eden olağan üstü hal
Rabıta:
Müridin şeyhine gönlünü bağlaması ve onu düşünmesi
Seyri Sülûk:
Tâlibin bir mürşidin gözetiminde yaptığı mânevî yolculuk
Vahdeti Vücud:
Varlığın birliği ve varlıkta birlik anlamında bir tasavvuf terimi; bu bağlamda Tanrı, âlem ve insan ilişkilerini açıklayan düşünce sistemi
Ebrar:
Hakk'a ermek için riyâzet ve çile çekmeyi esas olarak kabul eden evliyâ zümresi
Ağyar:
Genellikle mâsivâ karşılığı olarak kullanılan bir tasavvuf terimi
Şuttar:
Seyrü sülûklerini aşk ve cezbe ile yaparak Hakk'a ermeye çalışan kimseler
Gavs:
Kendisinden mânevî yardım istendiğinde kutba verilen unvan
Nefsi Emmare:
Servet, Şehvet, Şöhret aşırı düşkün olması hali
Nefsi Levvame:
Günah işleyip, tövbe edip, tekrar yapmak hali
Nefsi Milhime
Kalbe ilhamların gelmesi hali
Nefsi Mutmainne:
Kalbin tatmin olması, huzur bulması hali
Nefsi Raziye:
İnsanın Allah'tan razı olması
Nefsi Marziye:
Allah'ın insandan razı olması
Nefsi Safiye:
Allah ile bir olması, fenafillah makamı