adem-i mutlak
Salt yokluk, yokluk alemi
ârif
Gerçekleri anlamış, gönlünde Allah sevgisinden başka bir şey taşımayan kişi.
âşık
Allah'ın yüceliğine kapılmış, onun yoluna girmiş kişi.
aşk
Allah'ı tam bir muhabbetle sevme, ondan başka her şeye yüz çevirme.
bekaabillâh
Tanrıyla bütünleşme derecesi
derviş/mürid
Tasavvuf ehli
dost
Tanrı
edeb
Terbiye, güzel ahlak, sınırlarını bilme.
eşref-i mahlukat
Yaratılmışların en şereflisi, insan
fenafillâh
Olgunluğun en üst derecesi, Tanrı'yı içinde duymak.
gurbet
Allah'tan uzak olma, dünyada yaşama, ona ulaşamama. Derviş, bu yolda Allah'a ulaşarak gurbetten kurtulmaya, vuslata ermeye çalışır.
hüsn-ü mutlak
Tek güzellik olan Tanrı
insan-ı kâmil
Olgun insan
kalp
Gönül, Allah'ın baktığı yer, ilahi güzelliklerin yansıdığı aynadır. Bu nedenle tasavvufta kalp kırmaktan kaçınılması öğütlenir.
kesret
Çokluk, vahdet(birliğin) tersidir.
mâşuk
Sevilen, Allah
mutasavvıf
Kendini tasavvuf yoluna adamış kimse.
saki (şarap sunan)
İlahi aşka giden yolda yol gösterici, şeyh, ardından gidilen kişi. (Birçok tasavvufi şiirde, mürşidi kastetmek için kullanılır.)
sufi
Gönlünü Allah sevgisine bağlamak
şeyh/murşid/murâd/pir
Tekkenin başı en üst mertebeye erişmiş kişi
tecelli
Yansıma
tekke/dergâh/tarikat
Tasavvuf ehlinin toplandıkları, zikrettikleri yer
terk-i dünya
Dünya nimetlerini terk etme
tevhid
Birlik, Allahtan başka bir varlık bilmemek ve bütün varlıkları onun varlığında bulmak
vahdet
Birlik
vahdet-i vücud
Varlık birliği
vecd
Ruhun dünyevi gerçeklikten kurtulduğu kendinden geçme ve coşkunluk hali
vücud-u mutlak
Tek varlık olan Tanrı
vuslat
Mutasavvıf için ölmek, Allah'a kavuşmak.