1/13
Looks like no tags are added yet.
Name | Mastery | Learn | Test | Matching | Spaced |
---|
No study sessions yet.
vorstellen (fiil)
Türkçe Karşılığı: Tanıtmak, kendini tanıtmak, sunmak, hayal etmek
İngilizce Karşılığı: To introduce, to imagine, to present
"Vorstellen" kelimesi Almancada iki bölümden oluşur: "vor-" (önüne, önce) ve "stellen" (koymak, yerleştirmek).
"Vor-": Eski Yüksek Almanca "fora" ve Proto-Germence "fura" ("önünde, önce") kökünden gelir. Temel anlamı, bir şeyin diğerinin önüne veya ön kısmına gelmesini ifade eder.
"Stellen": Eski Yüksek Almanca "stellen" ve Proto-Germence "stalljanan" ("koymak, yerleştirmek") kökünden gelir. İngilizce "stall" (durdurmak, ahır) kelimesiyle aynı kökenden gelir. Temel anlamı, bir şeyi belirli bir konuma sabitleme veya yerleştirme eylemini ifade eder.
Dolayısıyla, "vorstellen" kelimenin tam anlamıyla "önüne koymak" anlamına gelir. Bu, bir kişiyi birinin önüne çıkarıp "tanıtmak" veya bir fikri zihnin önüne getirip "hayal etmek" anlamlarına evrilmiştir. Bu fiil, hem fiziksel bir eylemi hem de zihinsel bir süreci ifade edebilir.
"Vorstellen" fiili, kadim Germen kökenlerinin birleşimiyle, bir kişiyi bir başkasına "tanıtma", bir fikri zihinde canlandırarak "hayal etme" veya bir ürünü/kavramı "sunma" eylemini ifade eder. Bu, kelimenin tam anlamıyla "bir şeyin önüne bir şey koymak" eyleminden türemiştir, bu da hem sosyal etkileşimlerdeki ilk adımı hem de yaratıcı düşünce süreçlerini sembolize eder. "Vorstellen" demek, bir başlangıç yapmak, bir vizyon oluşturmak ve bir iletişimi başlatmak demektir; adeta bir sahnedeki ilk perdenin açılması gibidir.
Darf ich mich vorstellen? Ich bin Kai. (Kendimi tanıtabilir miyim? Ben Kai.)
Ich kann mir das Ergebnis gut vorstellen. (Sonucu iyi hayal edebiliyorum.)
Er stellte seine neue Idee dem Team vor. (Yeni fikrini ekibe sundu.)
Könnten Sie sich bitte kurz vorstellen? (Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz lütfen?)
Freut mich (kalıp ifade)
Türkçe Karşılığı: Memnun oldum, sevindim
İngilizce Karşılığı: Nice to meet you, I'm pleased
"Freut mich" ifadesi, Almanca "freuen" (sevinmek, memnun olmak) fiilinden ve "mich" (beni) zamirinden oluşur. Bu ifade genellikle kısaltılmış bir cümle olup, tam hali "Es freut mich" (Bu beni memnun ediyor) şeklindedir.
Dolayısıyla, "Freut mich" ifadesi "(Bu) beni sevindiriyor/memnun ediyor" anlamına gelir. Özellikle biriyle tanışırken nazik bir karşılama olarak kullanılır ve sosyal etkileşimde olumlu bir başlangıcı ifade eder.
"Freut mich" ifadesi, "sevinmek" veya "neşe vermek" anlamına gelen antik Germen kökenli "freuen" fiili ile "beni" anlamına gelen "mich" zamirinin birleşiminden oluşur. Genellikle "(bu) beni sevindiriyor/memnun ediyor" şeklinde kısaltılmış bir ifade olarak kullanılır ve sosyal etkileşimlerdeki memnuniyeti, olumlu hisleri ve samimi bir karşılamayı sembolize eder. "Freut mich" demek, bir tanışmanın getirdiği mutluluk, bir anın pozitifliği ve bir iletişimin sıcaklığı demektir; adeta bir gülümsemenin sözel karşılığı gibidir.
Gute Besserung (kalıp ifade)
Türkçe Karşılığı: Geçmiş olsun, acil şifalar dilerim
İngilizce Karşılığı: Get well soon, speedy recovery
"Gute Besserung" ifadesi, Almanca "gut" (iyi) sıfatı ve "Besserung" (iyileşme, düzelme) isminden oluşur.
Dolayısıyla, "Gute Besserung" ifadesi "iyi bir iyileşme" veya "çabuk iyileşme" dilemek anlamına gelir. Hasta veya rahatsız olan birine nezaket ve şefkat göstermek için kullanılır.
"Gute Besserung" ifadesi, "iyi" anlamına gelen antik Germen kökenli "gut" sıfatı ile, "daha iyi" anlamına gelen "besser"dan türeyen "Besserung" (iyileşme) isminin birleşiminden oluşur. Genellikle hasta veya rahatsız olan birine "acil şifalar" dilemek için kullanılan sıcak bir ifadedir. Bu, sadece bir dileği değil, aynı zamanda empatiyi, ilgiyi ve bir kişinin sağlığına kavuşma arzusunu da sembolize eder. "Gute Besserung" demek, bir zor zamanında destek olmak, bir iyileşme sürecini hızlandırmak ve bir şifa dilemek demektir; adeta bir moral desteğinin sözlü ifadesi gibidir.
krank (sıfat)
Türkçe Karşılığı: Hasta
İngilizce Karşılığı: Sick, ill
"Krank" kelimesi, Eski Yüksek Almanca "krank" ve Proto-Germence "krankaz" ("zayıf, sağlıksız, bükülmüş") kökünden gelir. Bu kök, "krumm" (eğri, bükülmüş) kelimesiyle ilişkilendirilmiştir. Temel anlamı, bedensel veya zihinsel olarak sağlıklı olmamayı, rahatsızlık duymayı veya zayıf düşmeyi ifade eder. Vücudun normal işleyişinin bir bozukluğunu tanımlar. Kelimenin kökenindeki "bükülmüş" anlamı, hastalığın bir kişiyi fiziksel olarak etkileyip zayıf düşürmesi veya "bükmesi" fikriyle bağlantılı olabilir.
"Krank" kelimesi, kadim Germen kökenlerinde "zayıf" veya "bükülmüş" anlamına gelen bir kökten türemiş, bedensel veya zihinsel olarak sağlıklı olmama durumunu ifade eden bir sıfattır. Bu, sadece fiziki bir rahatsızlığı değil, aynı zamanda bir zayıflığı, bir kırılganlığı ve bir yaşamın duraksamasını da sembolize eder. "Krank" demek, bir bedenin direncini kaybetmesi, bir zihnin yorulması ve bir yaşamın mola vermesi demektir; adeta bir doğanın döngüsünde kısa bir duraksama gibidir.
Becker (Özel İsim: soyadı, maskülendir - dişil artikel kullanılmaz)
Türkçe Karşılığı: Becker (soyadı), fırıncı
İngilizce Karşılığı: Baker (surname), baker
"Becker" soyadı, Almancadaki yaygın soyadlarından biridir ve "Bäcker" (fırıncı) mesleğinden türemiştir. Eski Yüksek Almanca "beccari" veya "backere" ve Proto-Germence "bakōrijaz" ("fırıncı, pişiren kişi") kökünden gelir. Bu kök, "backen" (pişirmek) fiiliyle ilişkilidir. İngilizce "baker" kelimesiyle aynı kökenden gelir. Fırıncılık, Orta Çağ'da ve sonrasında hayati bir meslekti, zira ekmek günlük diyetin temelini oluşturuyordu. Bu nedenle bu soyadı, mesleki kökene sahip birçok ailede yaygınlaşmıştır.
"Becker" kelimesi, kökeni Orta Yüksek Almanca'daki "backen" (pişirmek) fiiline ve "fırıncı" anlamına gelen "Bäcker" mesleğine dayanarak, bu mesleki sıfatın zamanla soyadı haline gelmesini ifade eder. Bu, sadece bir aile adını değil, aynı zamanda zanaati, çalışkanlığı, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan kişileri ve bir mutfak kültürünün merkezini de sembolize eder. "Becker" demek, bir ekmeğin kokusu, bir fırının sıcaklığı ve bir yaşamın emeği demektir; adeta bir geleneğin taşıyıcısı, tarihin izlerini taşıyan bir soyadı gibidir.
schlecht (sıfat/zarf)
Türkçe Karşılığı: Kötü, fena, berbat
İngilizce Karşılığı: Bad, poor, rotten, awful
"Schlecht" kelimesi, Eski Yüksek Almanca "sleht" veya "slehtez" ("düz, kolay, basit, değersiz") kökünden gelir. Bu kelimenin anlamı zamanla ilginç bir şekilde "düz" veya "basit"ten "kötü"ye doğru olumsuz bir evrim geçirmiştir. Bir teoriye göre, değersiz veya sıradan olan şeylerin "kötü" olarak algılanmaya başlamasıyla bu anlam gelişmiştir. Proto-Germence kökeni "slahtaz" olarak geçer ve "düz, pürüzsüz" anlamına gelir. İngilizce'deki "slight" (hafif, önemsiz) kelimesiyle aynı kökenden gelebilir ancak anlam evrimi farklılaşmıştır. Temel anlamı, kalitesi düşük, ahlaki olarak hatalı veya istenmeyen bir durumu ifade eder.
"Schlecht" kelimesi, kökeni antik Germen dillerinde "düz" veya "basit" anlamına gelen bir kökten türemiş, ancak zamanla olumsuz bir anlam evrimi geçirerek "kötü", "fena" veya "berbat" gibi kavramları ifade eden bir sıfattır. Bu, sadece bir durumun istenmeyen niteliklerini değil, aynı zamanda ahlaki bir düşüşü, bir kalitesizliği ve bir yaşamın olumsuz yönlerini de sembolize eder. "Schlecht" demek, bir durumun yolunda gitmemesi, bir eylemin yanlış olması ve bir hissin rahatsız edici olması demektir; adeta bir olumsuzluğun gölgesi gibidir.
Prima (sıfat/ünlem)
Türkçe Karşılığı: Harika, mükemmel, süper
İngilizce Karşılığı: Great, excellent, terrific, prima (as an exclamation)
"Prima" kelimesi, Latince "prīma" ("ilk, birincil") kelimesinden Almancaya geçmiştir. Latince "prīmus" ("ilk, en önde gelen") sıfatının dişil şeklidir. Bu kelime, "önce" veya "başlangıç" anlamına gelen Latince "prō" kelimesiyle ilişkilidir. Temel anlamı, bir şeyin en yüksek kalitede, en iyi veya birinci sınıf olduğunu ifade eder. Zamanla bu anlam, günlük dilde bir şeyin "harika", "mükemmel" veya "süper" olduğunu belirtmek için bir ünlem veya sıfat olarak kullanılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda müzikte "prima volta" (ilk ses) gibi teknik terimlerde de kullanılır.
"Prima" kelimesi, kökeni Latince'deki "ilk" veya "birincil" anlamına gelen "prīma" kelimesine dayanarak, bir şeyin en yüksek kalitede, mükemmel veya birinci sınıf olduğunu ifade eden coşkulu bir sıfat/ünlemdir. Bu, sadece bir kalitenin zirvesini değil, aynı zamanda bir memnuniyeti, bir onayı ve bir başarının parlaklığını da sembolize eder. "Prima" demek, bir sonucun beklentileri aşması, bir durumun mükemmel olması ve bir hissin neşe dolu olması demektir; adeta bir zaferin alkışı gibidir.
So lala (kalıp ifade)
Türkçe Karşılığı: Vasat, ne iyi ne kötü, şöyle böyle
İngilizce Karşılığı: So-so, mediocre, unenthusiastic
"So lala" ifadesi, Almancada genellikle "ne iyi ne kötü" veya "vasat" anlamında kullanılan bir ikilemedir. Bu ifadenin etimolojik kökeni tam olarak kesin değildir, ancak birçok dilde benzer "lala" veya "la la" gibi ses tekrarları, orta düzeyde veya kayıtsız bir durumu ifade etmek için kullanılır. Fransızca'daki "comme ci, comme ça" (şöyle böyle) ifadesindeki "ça" sesine benzer bir kullanımı olduğu düşünülür. İfade, genellikle bir beklentinin karşılanmadığını ancak olumsuz bir durumun da olmadığını belirtmek için kullanılır. Nötr veya ılımlı bir durumu, yani "idare eder" bir hali ifade eder.
"So lala" ifadesi, etimolojik olarak kesin bir kökene sahip olmamakla birlikte, Almancada durumun "ne iyi ne kötü", yani "vasat" veya "şöyle böyle" olduğunu ifade eden, ses tekrarına dayalı bir ikilemedir. Bu, sadece bir orta halliliği değil, aynı zamanda bir kayıtsızlığı, bir nötrlüğü ve bir beklentinin tam olarak karşılanmamış olmasını da sembolize eder. "So lala" demek, bir durumun idare etmesi, bir hissin sıradan olması ve bir yaşamın rutin akışı demektir; adeta bir melodinin tekdüzeliği gibidir.
Die Übung (Çoğul: die Übungen)
Türkçe Karşılığı: Egzersiz, alıştırma, pratik
İngilizce Karşılığı: Exercise, practice, drill
"Übung" kelimesi, Almanca "üben" (pratik yapmak, egzersiz yapmak) fiilinden türemiştir. "Üben" fiili, Eski Yüksek Almanca "uoben" ve Proto-Germence "ubijanan" ("uygulama yapmak, beceri kazanmak, alışkanlık haline getirmek") kökünden gelir. Temel anlamı, bir beceriyi tekrar ederek geliştirmek veya bir görevi düzenli olarak yapmak anlamına gelir. "-ung" eki, Almancada fiilleri isimleştirmek için kullanılır ve bir eylemin sonucunu veya süreci ifade eder. Dolayısıyla "Übung", bir şey üzerinde pratik yapma eylemini veya bu eylemin kendisini ifade eder. Eğitimde, sporda ve müzikte yaygın olarak kullanılır.
"Übung" kelimesi, "uygulama yapmak" veya "alışkanlık haline getirmek" anlamına gelen eski Germen kökenli "üben" fiilinden türemiş, bir beceriyi geliştirmek, bir bilgiyi pekiştirmek veya fiziksel formu korumak için yapılan "egzersiz", "alıştırma" veya "pratik" eylemini ifade eder. Bu, sadece bir tekrarı değil, aynı zamanda bir gelişimi, bir öğrenme sürecini ve bir ustalığa ulaşma çabasını da sembolize eder. "Übung" demek, bir yeteneği bilemek, bir zihni eğitmek ve bir bedeni güçlendirmek demektir; adeta bir gelişim yolculuğunun temel taşıdır.
Die Bar (Çoğul: die Bars)
Türkçe Karşılığı: Bar, içki büfesi
İngilizce Karşılığı: Bar, pub
"Bar" kelimesi, İngilizce "bar" kelimesinden Almancaya geçmiştir. İngilizce "bar" kelimesinin birçok anlamı vardır, ancak bu bağlamda "içki servisi yapılan tezgah" veya "alkollü içeceklerin satıldığı yer" anlamına gelir. İngilizce kelimenin kökeni, Eski Fransızca "barre" ("engel, çubuk, parmaklık") kelimesine dayanır. Bu, Latince "barra" ("çubuk, kalas") kelimesiyle ilişkilidir. Barın arkasındaki personeli müşterilerden ayıran "çubuk" veya "tezgah" fikrinden türemiştir. Zamanla bu terim, bu tür yerlerin tamamını tanımlamak için kullanılmıştır.
"Bar" kelimesi, kökeni Eski Fransızca'daki "engel" veya "çubuk" anlamına gelen "barre" kelimesine dayanarak, günümüzde sosyal içeceklerin servis edildiği bir mekanı ifade eder. Bu kelime, barmen ile müşterileri ayıran tezgah anlamına gelen "çubuk" kavramından türemiştir ve sadece bir mekanı değil, aynı zamanda sosyalleşmeyi, rahatlamayı ve kültürel bir buluşma noktasını da sembolize eder. "Bar" demek, bir dost sohbetinin ortamı, bir akşamın eğlencesi ve bir yaşamın mola verme yeri demektir; adeta modern yaşamın keyifli bir durağıdır.
International (sıfat)
Türkçe Karşılığı: Uluslararası, milletlerarası
İngilizce Karşılığı: International
"International" kelimesi, Latince kökenli kelimelerin birleşimiyle oluşmuş bir sıfattır: "inter-" (arasında) ve "natiō" (millet, ulus).
Dolayısıyla, "international" kelimesi "uluslararası" veya "milletlerarası" anlamına gelir. Farklı uluslar veya milletler arasındaki etkileşimleri, ilişkileri veya kapsayıcılığı ifade eder. Küresel bir bağlamda, birçok ülke ve kültür arasında geçerli olan durumları tanımlamak için kullanılır.
"International" kelimesi, Latince "arasında" anlamına gelen "inter-" ön eki ile, "ulus" veya "millet" anlamına gelen "natiō" kelimesinin birleşimiyle, farklı uluslar veya milletler arasındaki ilişkileri, etkileşimleri veya kapsayıcılığı ifade eden bir sıfattır. Bu, sadece coğrafi sınırları aşan bir durumu değil, aynı zamanda kültürel alışverişi, küresel işbirliğini ve insanlığın ortak paydalarını da sembolize eder. "International" demek, bir dünyanın birleşimi, bir anlayışın genişlemesi ve bir yaşamın farklı renkleri demektir; adeta bir köprünün farklı kıtaları birleştirmesi gibidir.
fix und fertig (kalıp ifade)
Türkçe Karşılığı: Bitkin, yorgun argın, çok yorgun
İngilizce Karşılığı: Exhausted, worn out, dead tired
"Fix und fertig" ifadesi, Almancada bir deyim olup, aşırı yorgun veya bitkin olma durumunu ifade eder. İfade, iki sıfatın ("fix" ve "fertig") pekiştirici bir şekilde bir araya gelmesiyle oluşur.
İfadenin bir araya gelişi, bir kişinin sanki "tamamen tamamlanmış" veya "tükenmiş" olduğunu, artık hiçbir enerjisinin kalmadığını dramatik bir şekilde ifade eder.
"Fix und fertig" ifadesi, Almancada "tamamen" veya "kesinlikle" anlamı taşıyan "fix" ile "bitmiş" veya "tükenmiş" anlamına gelen "fertig" kelimelerinin birleşimiyle, aşırı bir "bitkinlik" veya "yorgunluk" halini ifade eden güçlü bir deyimdir. Bu, sadece fiziki bir yorgunluğu değil, aynı zamanda ruhsal bir tükenmişliği, bir enerjisizliği ve bir yaşamın yoğunluğunu da sembolize eder. "Fix und fertig" demek, bir günün sonunda tükenecek kadar çalışmak, bir mücadelenin tüm gücünü harcamak ve bir dinlenmeye duyulan derin ihtiyacı dile getirmek demektir; adeta bir pilin boşalması gibidir.
Felix (Özel İsim: maskülendir)
Türkçe Karşılığı: Felix (erkek ismi)
İngilizce Karşılığı: Felix
"Felix" ismi, Latince "felix" kelimesinden türemiştir ve "şanslı", "başarılı", "verimli" veya "uğurlu" anlamına gelir. Latince "felix" kelimesinin kökeni, "felare" ("süt vermek, üretmek") veya "fecundus" ("doğurgan") kelimeleriyle ilişkilidir. Temel anlamı, iyi talihe sahip olmayı veya bereketli olmayı ifade eder. Antik Roma'da popüler bir isim olup, aynı zamanda bazı imparatorlar ve azizler tarafından da taşınmıştır. Roma İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra Avrupa'da yaygınlaşmıştır. İsmin taşıdığı anlamlar genellikle pozitif çağrışımlar yapar.
"Felix" kelimesi, kökeni Latince'deki "şanslı", "başarılı" veya "uğurlu" anlamına gelen "felix" kelimesine dayanarak, hem iyi talihi hem de bereketi ve pozitif bir kaderi temsil eden canlı bir erkek ismidir. Bu, sadece bir ad olmanın ötesinde, olumlu enerjiyi, neşeyi ve bir kişinin hayatındaki başarıları da sembolize eder. "Felix" demek, bir yaşamın şanslı başlangıcı, bir kariyerin verimli ilerleyişi ve bir kişiliğin parlaklığı demektir; adeta bir yıldızın parıltısı kadar pozitif ve ilham vericidir.
Walter (Özel İsim: maskülendir)
Türkçe Karşılığı: Walter (erkek ismi)
İngilizce Karşılığı: Walter
"Walter" ismi, Germen kökenli bir erkek ismidir. Eski Yüksek Almanca "Waldhari" veya "Walthari" kelimesinden türemiştir ve "güçlü ordu" veya "güçlü yönetici" anlamına gelir. Kelimenin iki bölümü vardır:
Bu isim, Orta Çağ boyunca popülerliğini korumuş ve birçok Avrupa diline yayılmıştır. Gücü, liderliği ve koruyuculuğu simgeler.
"Walter" kelimesi, kökeni antik Germen dillerinde "yönetmek, güç sahibi olmak" anlamına gelen "Wald-" ile "ordu, savaşçı" anlamına gelen "-hari" kelimelerinin birleşimiyle, "güçlü yönetici" veya "güçlü ordu" gibi asil ve liderlik vasfı taşıyan bir erkek ismini ifade eder. Bu, sadece bir ad olmanın ötesinde, otoriteyi, koruyuculuğu, kararlılığı ve bir toplumun liderlik niteliklerini de sembolize eder. "Walter" demek, bir topluluğa rehberlik etmek, bir güce hükmetmek ve bir yaşamın sağlam bir temelini oluşturmak demektir; adeta bir tarihin önderliğini taşıyan bir amblem gibidir.