L A 1.1 Wie geht es dir?

0.0(0)
studied byStudied by 0 people
0.0(0)
full-widthCall with Kai
GameKnowt Play
New
learnLearn
examPractice Test
spaced repetitionSpaced Repetition
heart puzzleMatch
flashcardsFlashcards
Card Sorting

1/13

encourage image

There's no tags or description

Looks like no tags are added yet.

Study Analytics
Name
Mastery
Learn
Test
Matching
Spaced

No study sessions yet.

14 Terms

1
New cards

vorstellen (fiil)

Türkçe Karşılığı: Tanıtmak, kendini tanıtmak, sunmak, hayal etmek
İngilizce Karşılığı: To introduce, to imagine, to present

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Vorstellen" kelimesi Almancada iki bölümden oluşur: "vor-" (önüne, önce) ve "stellen" (koymak, yerleştirmek).

  • "Vor-": Eski Yüksek Almanca "fora" ve Proto-Germence "fura" ("önünde, önce") kökünden gelir. Temel anlamı, bir şeyin diğerinin önüne veya ön kısmına gelmesini ifade eder.

  • "Stellen": Eski Yüksek Almanca "stellen" ve Proto-Germence "stalljanan" ("koymak, yerleştirmek") kökünden gelir. İngilizce "stall" (durdurmak, ahır) kelimesiyle aynı kökenden gelir. Temel anlamı, bir şeyi belirli bir konuma sabitleme veya yerleştirme eylemini ifade eder.

Dolayısıyla, "vorstellen" kelimenin tam anlamıyla "önüne koymak" anlamına gelir. Bu, bir kişiyi birinin önüne çıkarıp "tanıtmak" veya bir fikri zihnin önüne getirip "hayal etmek" anlamlarına evrilmiştir. Bu fiil, hem fiziksel bir eylemi hem de zihinsel bir süreci ifade edebilir.

Etimolojik Özet

"Vorstellen" fiili, kadim Germen kökenlerinin birleşimiyle, bir kişiyi bir başkasına "tanıtma", bir fikri zihinde canlandırarak "hayal etme" veya bir ürünü/kavramı "sunma" eylemini ifade eder. Bu, kelimenin tam anlamıyla "bir şeyin önüne bir şey koymak" eyleminden türemiştir, bu da hem sosyal etkileşimlerdeki ilk adımı hem de yaratıcı düşünce süreçlerini sembolize eder. "Vorstellen" demek, bir başlangıç yapmak, bir vizyon oluşturmak ve bir iletişimi başlatmak demektir; adeta bir sahnedeki ilk perdenin açılması gibidir.

Almanca Cümce Örnekleri
  • Darf ich mich vorstellen? Ich bin Kai. (Kendimi tanıtabilir miyim? Ben Kai.)

  • Ich kann mir das Ergebnis gut vorstellen. (Sonucu iyi hayal edebiliyorum.)

  • Er stellte seine neue Idee dem Team vor. (Yeni fikrini ekibe sundu.)

  • Könnten Sie sich bitte kurz vorstellen? (Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz lütfen?)

2
New cards

Freut mich (kalıp ifade)

Türkçe Karşılığı: Memnun oldum, sevindim
İngilizce Karşılığı: Nice to meet you, I'm pleased

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Freut mich" ifadesi, Almanca "freuen" (sevinmek, memnun olmak) fiilinden ve "mich" (beni) zamirinden oluşur. Bu ifade genellikle kısaltılmış bir cümle olup, tam hali "Es freut mich" (Bu beni memnun ediyor) şeklindedir.

  • "Freuen": Eski Yüksek Almanca "frouwen" ve Proto-Germence "frawjanan" ("neşe vermek, sevindirmek") kökünden gelir. Bu kök, Proto-Hint-Avrupaca "prēw-" ("sıçramak, sevinmek") kelimesiyle ilişkilendirilmiştir. Temel anlamı, neşe veya mutluluk hissetme eylemini ifade eder.
  • "Mich": Almancada "ich" (ben) zamirinin akuzatif halidir. Eski Yüksek Almanca "mih" ve Proto-Germence "mek" kökünden gelir. Temel anlamı, eylemden etkilenen kişiyi belirtir.

Dolayısıyla, "Freut mich" ifadesi "(Bu) beni sevindiriyor/memnun ediyor" anlamına gelir. Özellikle biriyle tanışırken nazik bir karşılama olarak kullanılır ve sosyal etkileşimde olumlu bir başlangıcı ifade eder.

Etimolojik Özet

"Freut mich" ifadesi, "sevinmek" veya "neşe vermek" anlamına gelen antik Germen kökenli "freuen" fiili ile "beni" anlamına gelen "mich" zamirinin birleşiminden oluşur. Genellikle "(bu) beni sevindiriyor/memnun ediyor" şeklinde kısaltılmış bir ifade olarak kullanılır ve sosyal etkileşimlerdeki memnuniyeti, olumlu hisleri ve samimi bir karşılamayı sembolize eder. "Freut mich" demek, bir tanışmanın getirdiği mutluluk, bir anın pozitifliği ve bir iletişimin sıcaklığı demektir; adeta bir gülümsemenin sözel karşılığı gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • "Guten Tag, mein Name ist Anna." - "Freut mich, Anna." (Merhaba, adım Anna. - Memnun oldum, Anna.)
  • Es freut mich sehr, Sie kennenzulernen. (Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.)
  • Dass du gekommen bist, freut mich. (Geldiğine sevindim.)
  • "Ich bin der neue Student." - "Ach, freut mich!" (Ben yeni öğrenciyim. - Aksi, memnun oldum!)
3
New cards

Gute Besserung (kalıp ifade)

Türkçe Karşılığı: Geçmiş olsun, acil şifalar dilerim
İngilizce Karşılığı: Get well soon, speedy recovery

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Gute Besserung" ifadesi, Almanca "gut" (iyi) sıfatı ve "Besserung" (iyileşme, düzelme) isminden oluşur.

  • "Gut": Eski Yüksek Almanca "guot" ve Proto-Germence "gōdaz" ("iyi, uygun") kökünden gelir. Temel anlamı, olumlu niteliklere sahip olmayı, yararlı veya hoş olmayı ifade eder.
  • "Besserung": Almanca "besser" (daha iyi) sıfatından türemiştir ve "-ung" eki ile isimleşmiştir. "Besser" ise Eski Yüksek Almanca "bezziro" ve Proto-Germence "batizō" ("daha iyi") kökünden gelir. Temel anlamı, bir durumun kötüden iyiye doğru değişmesini, yani iyileşmeyi ifade eder.

Dolayısıyla, "Gute Besserung" ifadesi "iyi bir iyileşme" veya "çabuk iyileşme" dilemek anlamına gelir. Hasta veya rahatsız olan birine nezaket ve şefkat göstermek için kullanılır.

Etimolojik Özet

"Gute Besserung" ifadesi, "iyi" anlamına gelen antik Germen kökenli "gut" sıfatı ile, "daha iyi" anlamına gelen "besser"dan türeyen "Besserung" (iyileşme) isminin birleşiminden oluşur. Genellikle hasta veya rahatsız olan birine "acil şifalar" dilemek için kullanılan sıcak bir ifadedir. Bu, sadece bir dileği değil, aynı zamanda empatiyi, ilgiyi ve bir kişinin sağlığına kavuşma arzusunu da sembolize eder. "Gute Besserung" demek, bir zor zamanında destek olmak, bir iyileşme sürecini hızlandırmak ve bir şifa dilemek demektir; adeta bir moral desteğinin sözlü ifadesi gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Ich hoffe, du wirst schnell wieder gesund. Gute Besserung! (Umarım çabuk iyileşirsin. Geçmiş olsun!)
  • Meine Kollegin ist krank, ich habe ihr Gute Besserung gewünscht. (Meslektaşım hasta, ona geçmiş olsun dileklerimi ilettim.)
  • Gute Besserung an alle, die momentan erkältet sind. (Şu an nezle olan herkese geçmiş olsun.)
  • Nach der Operation sagte der Arzt: "Gute Besserung!" (Ameliyattan sonra doktor "Geçmiş olsun!" dedi.)
4
New cards

krank (sıfat)

Türkçe Karşılığı: Hasta
İngilizce Karşılığı: Sick, ill

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Krank" kelimesi, Eski Yüksek Almanca "krank" ve Proto-Germence "krankaz" ("zayıf, sağlıksız, bükülmüş") kökünden gelir. Bu kök, "krumm" (eğri, bükülmüş) kelimesiyle ilişkilendirilmiştir. Temel anlamı, bedensel veya zihinsel olarak sağlıklı olmamayı, rahatsızlık duymayı veya zayıf düşmeyi ifade eder. Vücudun normal işleyişinin bir bozukluğunu tanımlar. Kelimenin kökenindeki "bükülmüş" anlamı, hastalığın bir kişiyi fiziksel olarak etkileyip zayıf düşürmesi veya "bükmesi" fikriyle bağlantılı olabilir.

Etimolojik Özet

"Krank" kelimesi, kadim Germen kökenlerinde "zayıf" veya "bükülmüş" anlamına gelen bir kökten türemiş, bedensel veya zihinsel olarak sağlıklı olmama durumunu ifade eden bir sıfattır. Bu, sadece fiziki bir rahatsızlığı değil, aynı zamanda bir zayıflığı, bir kırılganlığı ve bir yaşamın duraksamasını da sembolize eder. "Krank" demek, bir bedenin direncini kaybetmesi, bir zihnin yorulması ve bir yaşamın mola vermesi demektir; adeta bir doğanın döngüsünde kısa bir duraksama gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Ich fühle mich heute krank. (Bugün kendimi hasta hissediyorum.)
  • Meine Katze ist leider sehr krank. (Kedim maalesef çok hasta.)
  • Er ist schon seit einer Woche krankgeschrieben. (Bir haftadır hasta izninde.)
  • Wenn ich krank bin, trinke ich viel Tee. (Hasta olduğumda çok çay içerim.)
5
New cards

Becker (Özel İsim: soyadı, maskülendir - dişil artikel kullanılmaz)

Türkçe Karşılığı: Becker (soyadı), fırıncı
İngilizce Karşılığı: Baker (surname), baker

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Becker" soyadı, Almancadaki yaygın soyadlarından biridir ve "Bäcker" (fırıncı) mesleğinden türemiştir. Eski Yüksek Almanca "beccari" veya "backere" ve Proto-Germence "bakōrijaz" ("fırıncı, pişiren kişi") kökünden gelir. Bu kök, "backen" (pişirmek) fiiliyle ilişkilidir. İngilizce "baker" kelimesiyle aynı kökenden gelir. Fırıncılık, Orta Çağ'da ve sonrasında hayati bir meslekti, zira ekmek günlük diyetin temelini oluşturuyordu. Bu nedenle bu soyadı, mesleki kökene sahip birçok ailede yaygınlaşmıştır.

Etimolojik Özet

"Becker" kelimesi, kökeni Orta Yüksek Almanca'daki "backen" (pişirmek) fiiline ve "fırıncı" anlamına gelen "Bäcker" mesleğine dayanarak, bu mesleki sıfatın zamanla soyadı haline gelmesini ifade eder. Bu, sadece bir aile adını değil, aynı zamanda zanaati, çalışkanlığı, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan kişileri ve bir mutfak kültürünün merkezini de sembolize eder. "Becker" demek, bir ekmeğin kokusu, bir fırının sıcaklığı ve bir yaşamın emeği demektir; adeta bir geleneğin taşıyıcısı, tarihin izlerini taşıyan bir soyadı gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Herr Becker ist unser neuer Lehrer. (Bay Becker bizim yeni öğretmenimizdir.)
  • Frau Becker wohnt im Haus nebenan. (Bayan Becker yandaki evde oturuyor.)
  • Der Name Becker ist in Deutschland sehr häufig. (Becker ismi Almanya'da çok yaygın.)
  • Familie Becker hat eine Bäckerei in der Stadt. (Becker ailesinin şehirde bir fırını var.)
6
New cards

schlecht (sıfat/zarf)

Türkçe Karşılığı: Kötü, fena, berbat
İngilizce Karşılığı: Bad, poor, rotten, awful

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Schlecht" kelimesi, Eski Yüksek Almanca "sleht" veya "slehtez" ("düz, kolay, basit, değersiz") kökünden gelir. Bu kelimenin anlamı zamanla ilginç bir şekilde "düz" veya "basit"ten "kötü"ye doğru olumsuz bir evrim geçirmiştir. Bir teoriye göre, değersiz veya sıradan olan şeylerin "kötü" olarak algılanmaya başlamasıyla bu anlam gelişmiştir. Proto-Germence kökeni "slahtaz" olarak geçer ve "düz, pürüzsüz" anlamına gelir. İngilizce'deki "slight" (hafif, önemsiz) kelimesiyle aynı kökenden gelebilir ancak anlam evrimi farklılaşmıştır. Temel anlamı, kalitesi düşük, ahlaki olarak hatalı veya istenmeyen bir durumu ifade eder.

Etimolojik Özet

"Schlecht" kelimesi, kökeni antik Germen dillerinde "düz" veya "basit" anlamına gelen bir kökten türemiş, ancak zamanla olumsuz bir anlam evrimi geçirerek "kötü", "fena" veya "berbat" gibi kavramları ifade eden bir sıfattır. Bu, sadece bir durumun istenmeyen niteliklerini değil, aynı zamanda ahlaki bir düşüşü, bir kalitesizliği ve bir yaşamın olumsuz yönlerini de sembolize eder. "Schlecht" demek, bir durumun yolunda gitmemesi, bir eylemin yanlış olması ve bir hissin rahatsız edici olması demektir; adeta bir olumsuzluğun gölgesi gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Das Wetter ist heute sehr schlecht. (Hava bugün çok kötü.)
  • Ich habe schlecht geschlafen. (Kötü uyudum.)
  • Das ist keine schlechte Idee. (Bu kötü bir fikir değil.)
  • Er hat ein schlechtes Gewissen. (Kötü bir vicdanı var / Vicdan azabı çekiyor.)
7
New cards

Prima (sıfat/ünlem)

Türkçe Karşılığı: Harika, mükemmel, süper
İngilizce Karşılığı: Great, excellent, terrific, prima (as an exclamation)

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Prima" kelimesi, Latince "prīma" ("ilk, birincil") kelimesinden Almancaya geçmiştir. Latince "prīmus" ("ilk, en önde gelen") sıfatının dişil şeklidir. Bu kelime, "önce" veya "başlangıç" anlamına gelen Latince "prō" kelimesiyle ilişkilidir. Temel anlamı, bir şeyin en yüksek kalitede, en iyi veya birinci sınıf olduğunu ifade eder. Zamanla bu anlam, günlük dilde bir şeyin "harika", "mükemmel" veya "süper" olduğunu belirtmek için bir ünlem veya sıfat olarak kullanılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda müzikte "prima volta" (ilk ses) gibi teknik terimlerde de kullanılır.

Etimolojik Özet

"Prima" kelimesi, kökeni Latince'deki "ilk" veya "birincil" anlamına gelen "prīma" kelimesine dayanarak, bir şeyin en yüksek kalitede, mükemmel veya birinci sınıf olduğunu ifade eden coşkulu bir sıfat/ünlemdir. Bu, sadece bir kalitenin zirvesini değil, aynı zamanda bir memnuniyeti, bir onayı ve bir başarının parlaklığını da sembolize eder. "Prima" demek, bir sonucun beklentileri aşması, bir durumun mükemmel olması ve bir hissin neşe dolu olması demektir; adeta bir zaferin alkışı gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • "Wie geht's dir?" - "Prima!" (Nasılsın? - Harika!)
  • Das ist eine prima Idee! (Bu harika bir fikir!)
  • Der Kuchen schmeckt prima. (Pasta harika tadında.)
  • Wir haben eine prima Zeit am Strand verbracht. (Sahilde harika zaman geçirdik.)
8
New cards

So lala (kalıp ifade)

Türkçe Karşılığı: Vasat, ne iyi ne kötü, şöyle böyle
İngilizce Karşılığı: So-so, mediocre, unenthusiastic

Detaylı Etimolojik İnceleme

"So lala" ifadesi, Almancada genellikle "ne iyi ne kötü" veya "vasat" anlamında kullanılan bir ikilemedir. Bu ifadenin etimolojik kökeni tam olarak kesin değildir, ancak birçok dilde benzer "lala" veya "la la" gibi ses tekrarları, orta düzeyde veya kayıtsız bir durumu ifade etmek için kullanılır. Fransızca'daki "comme ci, comme ça" (şöyle böyle) ifadesindeki "ça" sesine benzer bir kullanımı olduğu düşünülür. İfade, genellikle bir beklentinin karşılanmadığını ancak olumsuz bir durumun da olmadığını belirtmek için kullanılır. Nötr veya ılımlı bir durumu, yani "idare eder" bir hali ifade eder.

Etimolojik Özet

"So lala" ifadesi, etimolojik olarak kesin bir kökene sahip olmamakla birlikte, Almancada durumun "ne iyi ne kötü", yani "vasat" veya "şöyle böyle" olduğunu ifade eden, ses tekrarına dayalı bir ikilemedir. Bu, sadece bir orta halliliği değil, aynı zamanda bir kayıtsızlığı, bir nötrlüğü ve bir beklentinin tam olarak karşılanmamış olmasını da sembolize eder. "So lala" demek, bir durumun idare etmesi, bir hissin sıradan olması ve bir yaşamın rutin akışı demektir; adeta bir melodinin tekdüzeliği gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • "Wie war dein Tag?" - "Ach, so lala." (Günün nasıldı? - Eh, şöyle böyle.)
  • Seine Leistung war leider nur so lala. (Performansı maalesef sadece vasattı.)
  • Die Stimmung auf der Party war so lala. (Partideki atmosfer şöyle böyleydi.)
  • Ich fühle mich heute nur so lala. (Bugün kendimi şöyle böyle hissediyorum.)
9
New cards

Die Übung (Çoğul: die Übungen)

Türkçe Karşılığı: Egzersiz, alıştırma, pratik
İngilizce Karşılığı: Exercise, practice, drill

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Übung" kelimesi, Almanca "üben" (pratik yapmak, egzersiz yapmak) fiilinden türemiştir. "Üben" fiili, Eski Yüksek Almanca "uoben" ve Proto-Germence "ubijanan" ("uygulama yapmak, beceri kazanmak, alışkanlık haline getirmek") kökünden gelir. Temel anlamı, bir beceriyi tekrar ederek geliştirmek veya bir görevi düzenli olarak yapmak anlamına gelir. "-ung" eki, Almancada fiilleri isimleştirmek için kullanılır ve bir eylemin sonucunu veya süreci ifade eder. Dolayısıyla "Übung", bir şey üzerinde pratik yapma eylemini veya bu eylemin kendisini ifade eder. Eğitimde, sporda ve müzikte yaygın olarak kullanılır.

Etimolojik Özet

"Übung" kelimesi, "uygulama yapmak" veya "alışkanlık haline getirmek" anlamına gelen eski Germen kökenli "üben" fiilinden türemiş, bir beceriyi geliştirmek, bir bilgiyi pekiştirmek veya fiziksel formu korumak için yapılan "egzersiz", "alıştırma" veya "pratik" eylemini ifade eder. Bu, sadece bir tekrarı değil, aynı zamanda bir gelişimi, bir öğrenme sürecini ve bir ustalığa ulaşma çabasını da sembolize eder. "Übung" demek, bir yeteneği bilemek, bir zihni eğitmek ve bir bedeni güçlendirmek demektir; adeta bir gelişim yolculuğunun temel taşıdır.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Wir haben heute viele Übungen im Deutschkurs gemacht. (Almanca kursunda bugün birçok alıştırma yaptık.)
  • Regelmäßige Übung ist wichtig für die Gesundheit. (Düzenli egzersiz sağlık için önemlidir.)
  • Diese Übung hilft dir, deine Aussprache zu verbessern. (Bu alıştırma telaffuzunu geliştirmene yardımcı olur.)
  • Die Musikschule bietet verschiedene Übungen für Klavier an. (Müzik okulu piyano için çeşitli alıştırmalar sunuyor.)
10
New cards

Die Bar (Çoğul: die Bars)

Türkçe Karşılığı: Bar, içki büfesi
İngilizce Karşılığı: Bar, pub

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Bar" kelimesi, İngilizce "bar" kelimesinden Almancaya geçmiştir. İngilizce "bar" kelimesinin birçok anlamı vardır, ancak bu bağlamda "içki servisi yapılan tezgah" veya "alkollü içeceklerin satıldığı yer" anlamına gelir. İngilizce kelimenin kökeni, Eski Fransızca "barre" ("engel, çubuk, parmaklık") kelimesine dayanır. Bu, Latince "barra" ("çubuk, kalas") kelimesiyle ilişkilidir. Barın arkasındaki personeli müşterilerden ayıran "çubuk" veya "tezgah" fikrinden türemiştir. Zamanla bu terim, bu tür yerlerin tamamını tanımlamak için kullanılmıştır.

Etimolojik Özet

"Bar" kelimesi, kökeni Eski Fransızca'daki "engel" veya "çubuk" anlamına gelen "barre" kelimesine dayanarak, günümüzde sosyal içeceklerin servis edildiği bir mekanı ifade eder. Bu kelime, barmen ile müşterileri ayıran tezgah anlamına gelen "çubuk" kavramından türemiştir ve sadece bir mekanı değil, aynı zamanda sosyalleşmeyi, rahatlamayı ve kültürel bir buluşma noktasını da sembolize eder. "Bar" demek, bir dost sohbetinin ortamı, bir akşamın eğlencesi ve bir yaşamın mola verme yeri demektir; adeta modern yaşamın keyifli bir durağıdır.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Wir treffen uns heute Abend in der Bar. (Bu akşam barda buluşuyoruz.)
  • In dieser Bar gibt es eine große Auswahl an Cocktails. (Bu barda çok çeşitli kokteyller var.)
  • Die Bar macht um Mitternacht zu. (Bar gece yarısı kapanıyor.)
  • Er arbeitet als Barkeeper in einer Bar in der Innenstadt. (Şehir merkezindeki bir barda barmen olarak çalışıyor.)
11
New cards

International (sıfat)

Türkçe Karşılığı: Uluslararası, milletlerarası
İngilizce Karşılığı: International

Detaylı Etimolojik İnceleme

"International" kelimesi, Latince kökenli kelimelerin birleşimiyle oluşmuş bir sıfattır: "inter-" (arasında) ve "natiō" (millet, ulus).

  • "Inter-": Latince "inter" ("arasında, arasında, karşılıklı") kelimesinden türemiştir. Temel anlamı, iki veya daha fazla şey arasındaki ilişkiyi veya konumu ifade eder.
  • "Natiō": Latince "nāscī" ("doğmak") fiilinden türemiş "nātio" ("doğum, kabile, halk, ulus") kelimesinden gelir. Temel anlamı, ortak bir kökene, kültüre veya bölgeye sahip insan topluluğunu ifade eder.

Dolayısıyla, "international" kelimesi "uluslararası" veya "milletlerarası" anlamına gelir. Farklı uluslar veya milletler arasındaki etkileşimleri, ilişkileri veya kapsayıcılığı ifade eder. Küresel bir bağlamda, birçok ülke ve kültür arasında geçerli olan durumları tanımlamak için kullanılır.

Etimolojik Özet

"International" kelimesi, Latince "arasında" anlamına gelen "inter-" ön eki ile, "ulus" veya "millet" anlamına gelen "natiō" kelimesinin birleşimiyle, farklı uluslar veya milletler arasındaki ilişkileri, etkileşimleri veya kapsayıcılığı ifade eden bir sıfattır. Bu, sadece coğrafi sınırları aşan bir durumu değil, aynı zamanda kültürel alışverişi, küresel işbirliğini ve insanlığın ortak paydalarını da sembolize eder. "International" demek, bir dünyanın birleşimi, bir anlayışın genişlemesi ve bir yaşamın farklı renkleri demektir; adeta bir köprünün farklı kıtaları birleştirmesi gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Viele Studenten kommen aus internationalen Ländern. (Birçok öğrenci uluslararası ülkelerden geliyor.)
  • Das ist ein internationales Projekt. (Bu uluslararası bir projedir.)
  • Der Flughafen bietet viele internationale Flüge an. (Havaalanı birçok uluslararası uçuş sunuyor.)
  • Die internationale Zusammenarbeit ist sehr wichtig. (Uluslararası işbirliği çok önemlidir.)
12
New cards

fix und fertig (kalıp ifade)

Türkçe Karşılığı: Bitkin, yorgun argın, çok yorgun
İngilizce Karşılığı: Exhausted, worn out, dead tired

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Fix und fertig" ifadesi, Almancada bir deyim olup, aşırı yorgun veya bitkin olma durumunu ifade eder. İfade, iki sıfatın ("fix" ve "fertig") pekiştirici bir şekilde bir araya gelmesiyle oluşur.

  • "Fix": Latince "fixus" ("sabitlenmiş, sağlamlaştırılmış") kelimesinden türemiştir. Almancada "hızlı" veya "sabit" anlamlarına gelebilirken, bu bağlamda genellikle "tamamen" veya "kesinlikle" gibi bir pekiştirme anlamı taşır.
  • "Fertig": Eski Yüksek Almanca "fartig" ve Proto-Germence "fardigaz" ("yolculuğa hazır, bitmiş") kökünden gelir. Temel anlamı, bir işin bitirilmiş veya tamamlanmış olmasıdır. Burada, "tamamen bitmiş" anlamıyla bitkinliği vurgular.

İfadenin bir araya gelişi, bir kişinin sanki "tamamen tamamlanmış" veya "tükenmiş" olduğunu, artık hiçbir enerjisinin kalmadığını dramatik bir şekilde ifade eder.

Etimolojik Özet

"Fix und fertig" ifadesi, Almancada "tamamen" veya "kesinlikle" anlamı taşıyan "fix" ile "bitmiş" veya "tükenmiş" anlamına gelen "fertig" kelimelerinin birleşimiyle, aşırı bir "bitkinlik" veya "yorgunluk" halini ifade eden güçlü bir deyimdir. Bu, sadece fiziki bir yorgunluğu değil, aynı zamanda ruhsal bir tükenmişliği, bir enerjisizliği ve bir yaşamın yoğunluğunu da sembolize eder. "Fix und fertig" demek, bir günün sonunda tükenecek kadar çalışmak, bir mücadelenin tüm gücünü harcamak ve bir dinlenmeye duyulan derin ihtiyacı dile getirmek demektir; adeta bir pilin boşalması gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Nach einem langen Arbeitstag bin ich fix und fertig. (Uzun bir iş gününden sonra bitkinim.)
  • Die Kinder waren nach dem Spielen fix und fertig. (Çocuklar oyun sonrası çok yorgundu.)
  • Ich bin fix und fertig von der Reise. (Seyahatten dolayı çok yorgunum.)
  • Sie sah nach der Prüfung fix und fertig aus. (Sınavdan sonra bitkin görünüyordu.)
13
New cards

Felix (Özel İsim: maskülendir)

Türkçe Karşılığı: Felix (erkek ismi)
İngilizce Karşılığı: Felix

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Felix" ismi, Latince "felix" kelimesinden türemiştir ve "şanslı", "başarılı", "verimli" veya "uğurlu" anlamına gelir. Latince "felix" kelimesinin kökeni, "felare" ("süt vermek, üretmek") veya "fecundus" ("doğurgan") kelimeleriyle ilişkilidir. Temel anlamı, iyi talihe sahip olmayı veya bereketli olmayı ifade eder. Antik Roma'da popüler bir isim olup, aynı zamanda bazı imparatorlar ve azizler tarafından da taşınmıştır. Roma İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra Avrupa'da yaygınlaşmıştır. İsmin taşıdığı anlamlar genellikle pozitif çağrışımlar yapar.

Etimolojik Özet

"Felix" kelimesi, kökeni Latince'deki "şanslı", "başarılı" veya "uğurlu" anlamına gelen "felix" kelimesine dayanarak, hem iyi talihi hem de bereketi ve pozitif bir kaderi temsil eden canlı bir erkek ismidir. Bu, sadece bir ad olmanın ötesinde, olumlu enerjiyi, neşeyi ve bir kişinin hayatındaki başarıları da sembolize eder. "Felix" demek, bir yaşamın şanslı başlangıcı, bir kariyerin verimli ilerleyişi ve bir kişiliğin parlaklığı demektir; adeta bir yıldızın parıltısı kadar pozitif ve ilham vericidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Mein Freund heißt Felix. (Arkadaşımın adı Felix.)
  • Felix hat heute Geburtstag. (Felix'in bugün doğum günü.)
  • Ich habe Felix im Park getroffen. (Felix'i parkta gördüm.)
  • Felix spielt gerne Fußball. (Felix futbol oynamayı sever.)
14
New cards

Walter (Özel İsim: maskülendir)

Türkçe Karşılığı: Walter (erkek ismi)
İngilizce Karşılığı: Walter

Detaylı Etimolojik İnceleme

"Walter" ismi, Germen kökenli bir erkek ismidir. Eski Yüksek Almanca "Waldhari" veya "Walthari" kelimesinden türemiştir ve "güçlü ordu" veya "güçlü yönetici" anlamına gelir. Kelimenin iki bölümü vardır:

  • "Wald-" (veya "Walt-"): Proto-Germence "waldan" ("yönetmek, güç sahibi olmak") kökünden gelir. Temel anlamı, yönetme, hükmetme veya güç sahibi olma eylemini ifade eder.
  • "-hari" (veya "-heri"): Proto-Germence "harjaz" ("ordu, savaşçı") kökünden gelir. Temel anlamı, bir savaşçı topluluğunu veya askeri gücü ifade eder.

Bu isim, Orta Çağ boyunca popülerliğini korumuş ve birçok Avrupa diline yayılmıştır. Gücü, liderliği ve koruyuculuğu simgeler.

Etimolojik Özet

"Walter" kelimesi, kökeni antik Germen dillerinde "yönetmek, güç sahibi olmak" anlamına gelen "Wald-" ile "ordu, savaşçı" anlamına gelen "-hari" kelimelerinin birleşimiyle, "güçlü yönetici" veya "güçlü ordu" gibi asil ve liderlik vasfı taşıyan bir erkek ismini ifade eder. Bu, sadece bir ad olmanın ötesinde, otoriteyi, koruyuculuğu, kararlılığı ve bir toplumun liderlik niteliklerini de sembolize eder. "Walter" demek, bir topluluğa rehberlik etmek, bir güce hükmetmek ve bir yaşamın sağlam bir temelini oluşturmak demektir; adeta bir tarihin önderliğini taşıyan bir amblem gibidir.

Almanca Cümle Örnekleri

  • Herr Walter ist mein alter Chemielehrer. (Bay Walter benim eski kimya öğretmenim.)
  • Walter geht jeden Morgen früh zur Arbeit. (Walter her sabah erken işe gider.)
  • Wir haben Walter zu seinem Geburtstag eingeladen. (Walter'ı doğum gününe davet ettik.)
  • Der Name Walter war früher sehr beliebt. (Walter ismi eskiden çok popülerdi.)